-
Haber7 – ÖZEL
Bylock ve Bank Asya davasında Türkiye aleyhine, FETÖ lehine karar veren AİHM bir defa daha yansıların odağında. Türk yargısını hiçe saymakla eleştirilen AİHM’in misal kararları “özgürlük” kılıfı altında PKK, DHKP-C, Abdullah Öcalan, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala için de verdiği biliniyor.
Peki AİHM davaları nitekim hak ve özgürlükler perspektifinden mi kıymetlendiriyor?
AİHM’in tekrar ülkemizle ilgili geçmişte verdiği kararlar, sıkıntının özgürlük değil terör ve Türkiye tersliği olduğunu belgeliyor…
BAŞVURAN TERÖRLE İLTİSAKLIYSA…
♦ Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), terör tutuklusu eski HDP Eş Genel Lideri Selahattin Demirtaş hakkında 2018 yılında “hak ihlali” kararı verdi. AİHM, Demirtaş’ın hür bırakılmasını istedi.
♦ AİHM, 2019 yılında “Gezi kalkışması finansörü” Osman Kavala yargılamasında da “ihlal” olduğunu savunarak derhal hür bırakılmasını istedi.
♦ AİHM, 2022 yılında terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan lehine karar verdi. Bebek katili Öcalan’ın yakalanarak tutuklandığı süreçte “hak ihlalleri” olduğu tezine ait AİHM’e yapılan müracaat kabul edilerek sürece konuldu.
♦ AİHM, 2018 yılında terör örgütü DHKP-C dosyasından tutuklanan Emrah Sarıtaş ve Mesut Geyik lehine karar verdi. Küme Yorum konserinde “Dağlarda zafer, cephede kurtuluş, yaşasın direniş”, “Mahir, Hüseyin, Ulaş kurtuluşa kadar savaş”, “Devrim şehitleri ölümsüzdür” halinde slogan attıkları gerekçesiyle “örgüt propagandası”ndan ceza alan Sarıtaş ve Geyik hakkında “ifade özgürlüğünü ihlal” kararı veren AİHM, Türkiye’yi 10 bin Euro tazminata mahkum etti.
♦ Ve son olarak AİHM, Bylock uygulamasıyla örgütlenip, Bank Asya üzerinden örgütsel para trafiğine girişen FETÖ üyelerine can simidi uzattı. AİHM, “ByLock kullanmak”, “Bank Asya’da hesabı olmak” suçlamalarıyla mahkum olan öğretmen Yüksel Yalçınkaya’nın açtığı davada Türkiye aleyhine ihlal kararı verdi. “Kanunsuz hata olamayacağı” tezi üzerinden verilen kararla Türk adaleti mahkum edildi.
BAŞVURAN NİTEKİM MAĞDURSA…
Aynı AİHM, kelam konusu başörtüsü olunca ceberrut hal sergiliyor, seçilmiş önderlerin zindana tıkılmasına sessiz kalıyor, ulusal iradeye kilit vurulmasına onay veriyor.
İşte AİHM’in gerçek yüzü…
ERDOĞAN’IN DAVASININ YÜZÜNE BİLE BAKMADILAR
Şiir okuduğu için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı devrinde hakkında mahpus cezası kararı verilen, Pınarhisar Cezaevi’ne atılarak siyasetten men edilen Recep Tayyip Erdoğan, davayı 1999 yılında AİHM’e taşıdı.
AİHM, 4 yıl boyunca belgeyi gündemine almadı.
Erdoğan’ın cezaevinden çıktığı, parti kurduğu, seçimlere girdiği, milletin oyuyla tek başına iktidar olduğu vakit zarfında kelam konusu müracaatın kapağını bile açmadı.
Erdoğan, Başbakan olarak TBMM’ye girdiği 2003 yılında AİHM’e yaptığı başvuruyu geri çekti.
AİHM, adalet testini geçemedi.
BAŞÖRTÜLÜ ÖĞRENCİYİ DEĞİL YASAKÇILARI SEVİNDİRDİLER
Söz konusu terör olunca “özgürlüğü” hatırlayan AİHM, 28 Şubat sürecinde yeniden adalete kara leke sürdü.
28 Şubat sürecinde başörtüsü gerekçesiyle İstanbul Üniversitesi’ndeki derslerine alınmayan Leyla Şahin’in başlattığı hukuk çabasında belge AİHM’e taşındı.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) din, eğitim ve ayrımcılıkla ilgili unsurlarına ters olduğu nedeniyle AİHM’de açılan dava skandalla neticelendi.
AİHM, başörtülü Leyla Şahin’i değil, yasakçıları haklı buldu.
Dönemin yasakçı İÜ Rektörlüğü’nün “laiklik ve eşitlik” unsurunu gözettiğini savunan AİHM, başörtüsünün ise “siyasi simge” olduğunu öne sürdü.
DARBEDEN BETER KARAR: İKTİDAR PARTİSİNİN KAPATILMASINI HUKUKA UYGUN BULDULAR
AİHM’in hukuk cinayetleri bunlarla sonlu kalmadı.
Sözde adalet merkezi AİHM, merhum Necmeddin Erbakan Hoca’nın önünü kesen 28 Şubat diktasının Refah Partisi’ni kapatma kararında da sivil iradenin değil yasakçılığın safında durdu.
Halk oyuyla iktidara gelen Refah Partisi’nin evvel 28 Şubat post-modern darbesiyle devrildiği, akabinde Anayasa Mahkemesi’nce kapatıldığı süreçte belge AİHM’e götürüldü.
AİHM, Refah Partisi’nin kapatılmasını yasal bir karar olarak değerlendirdi.
2001 yılında açıklanan kararda, Refah Partisi’nin “şiddet ve irtica odağı olarak laikliği tehdit eder hale geldiği” görüşü paylaşıldı. Demokrasi ve cumhuriyet bedellerinin ayaklar altına alındığı karar, AİHM’in siyasi amacını perçinledi.
