TÜRK-İŞ Genel Lideri Ergün Atalay, Milletlerarası Çalışma Örgütünün (ILO), İsviçre’nin Cenevre kentinde devam eden 111. Memleketler arası Çalışma Konferansı’nda, Türkiye’nin emekçi delegesi olarak Genel Heyete hitap etti.
Kahramanmaraş merkezli zelzelelerde 50 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini, 100 binden fazla kişinin yaralandığını belirten Atalay, Birleşmiş Milletler (BM) ve ILO başta olmak üzere sarsıntının akabinde arama kurtarma çalışmalarına takviye veren ve yardımda bulunan tüm milletlerarası kuruluşlara teşekkür etti.
“TAŞERON PERSONELLİK VE GELİR VERGİSİYLE İLGİLİ PROBLEMLER DEVAM EDİYOR”
Dünyanın dört bir yanında çalışanların ve işçilerin birçok sıkıntıyla karşı karşıya olduğunu vurgulayan Atalay, şöyle konuştu:
“Ücretli kesim tüm dünyada ve bilhassa gelişmekte olan ülkelerde, işsizlik, kayıt dışı, yoksulluk ve sendikasızlaştırma siyasetlerine karşı çaba ediyor. Gelir adaletsizliği, eşitsizlikler ve teminatsız çalıştırma dünyanın her yerinde artıyor. Türkiye’de çalışma hayatının birçok sorunu çözüldü. Taşeron personellik ve gelir vergisiyle ilgili problemler devam ediyor. Bu meselelerin yeni yasama yılında çözülmesini istiyoruz. Taşeronlaşma ve ölümlü iş kazaları üzere daha pek çok meselemiz tahlil bekliyor. Fiyatlara yapılan artırımlar enflasyon nedeniyle kısa müddette anlamsız hale geliyor. Gelişen teknolojiler yeni çalıştırma biçimlerinin ve yeni problemlerin ortaya çıkmasına neden oluyor.”
“SENDİKALAŞMANIN ÖNÜNDEKİ MAHZURLAR KALDIRILMALI”
Atalay, bilhassa küçük işletmelerde sendikalaşma nedeniyle işten çıkarmalar ve sendika zıddı faaliyetlerin artarak devam ettiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Ülkemizde fabrikası bulunan dünya markası bir otomotiv firmasında olduğu üzere global şirketler gelişmekte olan ülkelerdeki sendikal haklara hürmet göstermiyor. Sendikalaşmanın önündeki mahzurlar kaldırılmalıdır. İnsan onuruna yakışır iş, sürdürülebilir bir kalkınmanın temelidir. İktisattaki dönüşüm süreci, yaygınlaşan adaletsizliğin önüne geçilebilmesi için daha güçlü sendikal çabayı zarurî kılmaktadır. Ülkemizde kamu vazifelilerinin sendikal haklarını düzenleyen 4688 sayılı kanun, toplu mukavele, hakem heyeti ve öbür toplumsal diyalog düzenekleri açısından hemen tekrar güncellenerek, ILO normlarına uygun olarak tekrar düzenlenmelidir.”
“SAVAŞIN VE TERÖRİZMİN TEK KAZANANI SİLAH TÜCCARLARI”
Türkiye’de cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yüzde 88’leri bulan yüksek iştirakle sonuçlandığını anımsatan Atalay, şöyle konuştu:
“Bu seçimlerde 55 milyon kişi açık ve şeffaf bir halde oyunu kullandı. Seçim sonucunda kimi ülkelerin hallerine karşın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan vatandaşlarımızın özgür iradesiyle tekrar seçilerek itimat tazeledi. Fakat TBMM’deki dağılıma baktığımızda patron temsilcilerinin çoğunlukta olduğu bir tabloyla karşılaşıyoruz. Benim ülkem de dahil olmak üzere birçok ülkede fiyatlı kesim nüfusun yüzde 60’ından fazlasına karşılık gelmekte lakin parlamentolarda yalnızca birkaç bireyle temsil edilmektedir. Bu halde çalışma hayatı sıkıntılarına kalıcı tahliller üretmek mümkün değil.”
Atalay, dünyanın bir tarafında pek çok insanın pak suya ve kâfi besine ulaşamadığını, başka tarafında ise memnun bir azınlığın dünyanın kaynaklarını sömürmeye devam ettiğini lisana getirerek, “Dünyanın pek çok bölgesinde hala savaş ve terör yaşanıyor. Rusya-Ukrayna savaşı devam ediyor. Savaşın ve terörizmin tek kazananı silah tüccarları. Terörü destekleyen ve teröristlere kucak açan birtakım ülkeler, geçmişte ülkemize silah ambargoları uyguladı. Buna karşın savunma endüstrisinin başarısı ortada. Kesimde binlerce eğitimli ve yetişmiş personel çalışıyor.” sözlerini kullandı.
“AB ÜYELİĞİ İÇİN TÜRKİYE’NİN ÖNÜNE PÜRÜZLER GETİRİLİYOR”
Batılı ülkelerin, geçmişte silah ambargolarıyla ortaya çıkan halini bugün vize konusunda sergilediklerini belirten Atalay, şunları kaydetti:
“Kutsal kitapları yakan, terörizme dayanak veren ülkeler, süratli bir formda NATO’ya girmeye çalışırken, AB üyeliği için Türkiye’nin önüne yıllardır adil olmayan maniler getiriliyor. Birtakım ülkeler, göçmenlere karşı güvenlik kalkanı üzere gördükleri Türkiye ile imzaladıkları muahedeleri ihlal ediyor. Avrupa’da milyonlarca soydaşımız yaşıyor. Lakin vatandaşlarımız vize kuyruklarında bekletiliyor yahut vize alamıyor. Türk halkının kıymetli bir kısmı, AB ülkelerinin siyasi nedenlerle vize sürecini zorlaştırdığını düşünüyor. Emekçi hak ve özgürlüklerini korumak ve geliştirmek istiyorsak, hangi milletten olursa olsun evvel beşere saygıyı ve demokrasiyi dünyada hakim kılmalıyız. Birleşmiş Milletlerin Üniversal İnsan Hakları Beyannamesi’ni kabulünün üzerinden geçen 75 yılın akabinde bugün yeniden BM kürsüsünden bilhassa Batılı ülkelere insan haklarını hatırlatma gereksinimi duyuyorum.”
